Yağmurun sonra erdiği bir öğleden sonra, kardeşler Deniz ve Ece pencereden gökkuşağını izlemişler. Renkler o kadar parlakmış ki, sanki evin bahçesindeki kavak ağacına bağlanıyormuş. Ece, “Gökkuşağının altında hazine olur” masalını hatırlamış. Deniz gülmüş: — Hazine olmasa da, bir sır vardır.
Bahçeye koşmuşlar. Gökkuşağının altına vardıklarında, çimenlerin arasında minik bir kristal anahtar bulmuşlar. Anahtar güneş ışığında yedi renkle parlıyormuş. Anahtarı havaya kaldırınca bir kapı çizilmiş; kapının üstünde, renklerden yazılmış bir cümle belirmiş: “Renklerini bulan, kapımı açar.”
Deniz anahtarı çevirmiş. Kapı açılmış ve onları yumuşacık ışıkların olduğu Gökkuşağı Diyarı karşılamış. İlk durak Kırmızı Vadiymiş. Vadiyi bekleyen Uçuk yanaklı bir tilki sormuş: — Kırmızının gücü nedir?
Ece düşünmüş. — Cesaret!
Tilki gülmüş ve onlara bir kırmızı tüy vermiş. — Cesaretinizi hatırlayın.
Sonra Turuncu Atölye’ye uğramışlar. Portakal kokulu bir usta, “Turuncu nedir?” diye sormuş. Deniz, — Neşe ve hareket, demiş. Usta onlara turuncu bir çark vermiş. — Neşeyle dönerse işler kolaylaşır.
Sarı Ovada arıların şarkısı eşliğinde bir bilge arı, “Sarı neyi hatırlatır?” demiş. Ece — Umut ve ışık, diye cevaplamış. Arı, altın bir damla bırakmış avuçlarına.
Yeşil Orman’da bir kaplumbağa yolu kapatmış. — Yeşilin sırrı?
Deniz — Sabır ve doğa, demiş. Kaplumbağa, yeşil bir yaprak pusula vermiş. — Sabırla yürürsen yanlış yola sapmazsın.
Mavi Göl’de rüzgâr suyu dalgalandırmış. Gölün ruhu fısıldamış: — Mavi?
Ece — Sakinlik ve güven, diye mırıldanmış. Göl, mavi bir damla taş hediye etmiş.
İndigo Mağarası’nda yankılar arasında bir baykuş uçmuş. — İndigo?
Deniz — İçgörü ve hayal gücü, demiş. Baykuş bir tüy bırakmış. — Gördüğün kadarını değil, hissettiğini de dinle.
Son olarak Mor Teras’a çıkmışlar. Mor bulutların üstünde yaşlı bir kadın gülümsemiş. — Mor nedir?
Ece — Bilgelik ve sevgi, demiş. Kadın mor bir ipek kurdele uzatmış. — Birlikte bağlayın.
Kardeşler topladıkları yedi parçayı bir araya getirmişler: kırmızı tüy, turuncu çark, sarı damla, yeşil pusula, mavi taş, indigo tüy ve mor kurdele. Hepsi bir araya gelince, kristal anahtar daha parlak olmuş. Önlerinde Kapıların Kapısı açılmış. İçeride, küçük bir sandık varmış. Sandığın üstünde şu yazıyormuş: “Hazine, birlikte yürüdüğünüz yoldur.”
Sandığın içinde, ailelerinin eski bir fotoğrafı, annelerinin yazdığı bir not ve küçük bir pusula varmış. Notta, “Birlikte olduğunuzda her rengi tam görürsünüz. Ayrı kalırsanız, renkler solar” yazıyormuş.
Deniz ve Ece birbirlerine sarılmışlar. Diyar yavaşça silinmiş; bahçeye, kavak ağacının altına geri dönmüşler. Kristal anahtar, artık bir anı olarak duvarda asılıymış. Her yağmurdan sonra gökkuşağı çıktığında, kardeşler pencereden bakar ve bir bir renklerin isimlerini fısıldarlarmış: Cesaret, neşe, umut, sabır, güven, içgörü, sevgi.
Önerilen İllüstrasyon Notu: Yedi renkli diyarda Deniz ve Ece; ellerinde kristal anahtar, etrafta renklerin temsilcileri (tilki, arı, baykuş, kaplumbağa), uzakta Mor Teras.