Güneş batarken ormanın derinliklerinde hafif bir rüzgâr esiyordu. İlk bölümde gizemli yolculuklarına başlayan Elif, Arda ve minik dostları Luma, sabaha kadar yürüyüp küçük bir dere kenarında dinlenmişlerdi. Uyandıklarında ise karşılarında parlayan, gökyüzünün yıldızlarıyla yarışan bir patika buldular. Bu patikanın ortasında binlerce küçük taş vardı. Ama bu taşlar sıradan değildi. Taşlardan fısıltılar yükseliyordu…
“Elif… Arda…” diye ince sesler duyuldu. Çocuklar birbirlerine baktılar.
Luma’nın kulakları dikildi:
— Bunlar Fısıltı Taşları! Onlar eski zamanlardan beri buradadır. Cesaretli yolculara sırlar fısıldar, korkak olanlara ise yalnızca sessizlik verir.
Elif taşlardan birine eğildi. Taş, gökkuşağı renkleriyle titreşerek ona bir sır verdi:
— “Kalbin ne kadar temizse, yolun o kadar aydınlanacak.”
Arda, merakla bir başka taşı eline aldı. O taş ise ona şöyle dedi:
— “Kardeşlik bağı olmadan kapılar açılmaz.”
Bu sözler, yolculuklarının sadece sihirle değil, birlikte olmalarıyla da başarıya ulaşacağını gösteriyordu.
🌟 Ormanda Yankılanan Sırlar
Çocuklar taşların fısıldadığı her cümleyi dikkatle dinlediler. Taşların bazıları masal gibi hikâyeler anlatıyor, bazıları ise geçmişten kahramanların seslerini taşıyordu. Bir taşta eski bir kralın sesi duyuldu:
— “Ben krallığımı kibir yüzünden kaybettim. Siz sakın kibirli olmayın.”
Bir başka taşta ise yaşlı bir bilgenin sözleri yankılandı:
— “Sabırla dinleyen, en büyük gücü bulur.”
Elif bu sözlerden çok etkilenmişti. Çünkü yola çıktığından beri hep aceleci davranıyordu. Belki de bu masalın öğrettiği şeylerden biri sabırdı.
🌲 Ormanın Kalbindeki Labirent
Fısıltı Taşları’ndan çıkan yol onları ormanın kalbine götürdü. Orada, dalların birbirine sarıldığı kocaman bir labirent vardı. Bu labirentin ortasında gizli bir göl olduğu söyleniyordu. Ama içeri girenlerin çoğu yolunu bulamaz, dışarıya dönemeden kaybolurdu.
Luma kanatlarını çırptı:
— “Ama biz yalnız değiliz. Taşların fısıltıları bize yol gösterecek.”
Gerçekten de her dönemeçte taşlar yere serilmiş, küçük parıltılarla çocuklara yön veriyordu. Elif ve Arda birlikte hareket ettiklerinde taşların ışığı parlıyor, ayrı düştüklerinde ise sönüyordu. Bu da onların dostluk ve kardeşlik bağıyla ilerlemeleri gerektiğini kanıtlıyordu.
💧 Gölün Sırrı
Saatler süren yolculuktan sonra, ormanın tam ortasında saklı göle vardılar. Gökyüzü kararmıştı ama göl ay ışığıyla parlıyordu. Gölün suları öyle berraktı ki, içine baktıklarında sadece yüzlerini değil, kalplerinin içini de görebiliyorlardı.
Elif suya bakınca annesinin gülümsemesini gördü. Arda ise babasının öğrettiği cesaret dolu sözleri hatırladı. Luma ise ilk defa kanatlarının gerçekten ışıldadığını fark etti.
O anda gölün ortasından dev bir nilüfer yaprağı yükseldi. Yaprağın üstünde altın işlemeli bir kitap vardı: Masallar Bahçesi’nin Kayıp Kitabı.
Taşlar hep bir ağızdan fısıldadı:
— “Gerçek yolculuk şimdi başlıyor.”
⚔️ Gölün Koruyucusu
Tam kitabı almak üzereyken gölden dev bir su yaratığı yükseldi. Yarı balık, yarı ejderhaya benzeyen bu varlık gürledi:
— “Buraya sadece kalbi temiz olanlar yaklaşabilir. Siz kim olduğunuzu kanıtlayın!”
Elif cesaretle öne çıktı:
— Biz sadece iki çocuk ve bir dostuz. Ama kalbimizde kötülük yok. Biz, masalların devamını getirmek isteyen yolculardanız.
Yaratık onların gözlerinin içine baktı. Bir anlık sessizlikten sonra göl suları sakinleşti. Kitap, kendi kendine onların önüne geldi.
📖 Kitabın Açılışı
Kitabı açtıklarında sayfalar boştu. Arda şaşkınlıkla sordu:
— Bu nasıl kitap?
Luma gülümsedi:
— Bu kitap, yolculuk yapanların kalplerinden doğan hikâyelerle dolar. Siz yazmadıkça, hiçbir şey yazmaz.
Elif kalbinden geçen ilk duyguyu söyledi:
— “Kardeşimin yanımda olması bana güven veriyor.”
Sayfa parladı ve bu cümle altın harflerle yazıldı. Arda da ekledi:
— “Dostluk en büyük hazine.”
Bir başka sayfa parladı. Kitap yavaş yavaş onların sözleriyle dolmaya başladı.
🌌 Masallar Bahçesi’ne Geri Dönüş
Kitabı yanlarına aldılar ve taşların ışığını takip ederek ormandan çıktılar. Her adımda taşlar onlara şarkılar söyledi, göl kenarında yaşadıkları macera fısıltılar halinde rüzgârla taşındı.
Ormanın sınırına vardıklarında gökyüzü sabaha dönmüştü. Taşların sesi yavaş yavaş kesildi ama kalplerinde bıraktıkları iz hep canlı kaldı.
Elif ve Arda, bu yolculuğun sadece başlangıç olduğunu biliyorlardı. Masallar Bahçesi onları bekliyor, yeni sırlar, yeni dostlar ve yeni maceralar çağırıyordu.